belki

senin aynadan gördüğünü ben "dıvardan" görürüm. Oğuz Atay- Babama Mektup

24 Aralık 2011 Cumartesi

Düşmeyen tek bir yaprak

Dalda sallanan kuru yapraklar. Bazen hışırtılarıyla sokağa renk katıyor, bazen yanından ayrılan dostlarına üzülüyorlar. Uzanacak eli yoktu, tek şansını kendini hayatta tutabilmek için kullanıyordu.
Özlem duyar; pişmanlığın ulaşacağı, ortaklığı olan noktalarda birleşmesi. Tekdüze bir izlenim bırakmıştır, çoğunluğun ortak düşüncesi ve de fikri.
Yaşlanmış ve yalnız kalmış; tutunacak tek dalı kalmış ve bu yalnızlık onu bencilliğe zorlamış.
"Yardım edin!"
Sağırlığın en gerekli olduğu anda, işine geldiğinde bahane olarak sığınılan mazerete tekrar muhtaç olduğu şu anda, ya duymazdan gelip bencilliğini tescilleyeceğim ya da kendi yaşamımdan olacağım.
"Ben olsam, aynı durumda, sen yardım eder miydin ha?"
"Kim?", "Şu anda benimle konuşuyorsun; o, senin gibi duymazdan gelmiyor. Tek odağını kendini kurtarmak için kullanıyor."
"Her neyse, etmezdi o da! Sen de etmeyeceksin!!!!"
"İyi"

Hışırtılar, rahatlatmıyor, acı veriyor artık. gıyaben değişikliğe sürükleniyor. Derken biri daha çığlıklar atarak yuvasına veda ediyor. bir döngü bu; yenilenebilmek için bu gerekiyor.
"Bence de!"
"Elbet senin de sonun gelecek öyleyse."

Sonra sessizlik, rüzgar soluksuz kalmışken, kendine gelmeye çalışmaktadır. Değil ileri bakmak, gözlerini dahi açamamaktadır. Bu, biraz olsun rahatlatıcı bir ortamdır. Bir sonraki nefese kadar dayanılması gereken tek acı kalmıştır.
Fakat, gücün yoksa, kendine güvenin azalmışsa, bir dış etkene dahi ihtiyaç duymadan yolun sonu çoktan ortaya çıkarılmıştır. Eğer yoksa güvenin kendine, umut etmenin anlamı ne? Kendine inandırdığın yolun hercümerci; başkaları tarafından yürütülürken çok daha farklıdır. Başkası için bir başkaldırı umudu vardır. "Bu böyle olmaz!" inatçılığı daha baskındır. "Her şeye rağmen" yaşanılır.
Lakin belirmişsen sen yolunu. Oynamışsan, değişikliğe uğratmışsan elindeki senaryoyu. Kendini kilitlediğin sandığın kapağı sadece içeriden açılır.
"Hayıırrr!..."
"Ya kurtulursan?"
"Böyle bir ihtimal var mı bilmiyorum."
"Ya varsa?"
"Hiç göremedim."
"Eğer sen de düşersen, ne değişecek?"
"Hiçbir şey."
"Ama sen bu dalın bir ürünü değil misin?"
"Evet ama şu anda düşmekteyim."
"Ama hala düşmemişsin."
"Yani düşmek üzereyim."
"Peki niye?"
"Gücüm kalmadı."
"Gücünün her tükendiğinde ölecek misin?"
"Belki de."
"Ölmek bir kereye mahsus ama."
"Buraya kadarmış diyeceğim."
"Aksi halde?"
"Bunun olduğunu düşünmemekteyim."

Daha öncesinde hiç rastlamamak, hiçbir zaman olmayacak anlamında değildir. Bunun için bencilleşmek fuzulidir. Geçmiş, daha önce yaşadığından ibarettir. Daha önce yaşadığın, tüm hayatını geçirmek değildir. Nefes aldığın sürece yaşıyorsun demektir."

"Sen, sadece sensin, bir başkası değil."
"Yani?"
"Yani sen bir aptalsın.Bu, herkes ağtal demek değil."
"Nasıl yani?"
"Sen doğarken, bir başkası 'doğmamayı' tercih ediyor diye doğmamayı tercih eder miydin?"
"Bu ne saçma cümle böyle?"
"Zahiri düşünüyorum."
"Bir bebekken bunu düşüneceğimi sanmıyorum."
"Şu anda da bir bebek gibisin; ama bebekler dahi oyuncaklarını diğer bebeklerle paylaşır."
"Bebeğim yaşayacak çok ömrü vardır."
"Bundan ne kadar eminsin?"
"Bilmem..."

Bilmemek ayıp değil, fakat bahane etmek, doğabilecek her umudu, var olan umutlarla birlikte yok edebilir. Ders almak güzeldir, lakin dersi ezbere tekrarlamak zamanla seni makineye dönüştürebilir. Makineyi değiştirmek için yeni parçalara ihtiyaç duyulabilir veyahut bu zahmete girmek yerine yeni makine üretilir.
Tatmin olmak, tamamıyla doyurmakla sonuçlanmışsa, o sürahi tek çeşit içecekle doldurulup bir rafa kaldırılmışsa, zamana yenik düşer. Zamanla tüm güzelliği gider. Gitmekle kalmaz, kabını da kullanılmaz hale getirir. Pis bir kabı kullanmak hiç kimsenin sevemeyeceği bir edinimdir.

"Hayıırrr!... Ben yaşamak istiyorum!"

Umudun olduğu her yaprak, düşmeden kurtarılırsa; ne rüzgar seni rahatsız eder ne de yaprak kuruyup düşer. O yaprak orada çıkmışsa bir canlılık vardır; asla düşmez ve düşürmez kıymetini bilenler. 

"Bence öyle değil."

Bir kukla olmak oyun süresince güzeldir. Oyun dışında kukla olmaksa kendi gibi yaşamayı unutan kişiyi bencilliğe sürükleyebilir."

"Hayıırrr!"
"Ya seni kurtarırsam?"
"Buna inancım tam..."

23/12/11

Hiç yorum yok: