belki

senin aynadan gördüğünü ben "dıvardan" görürüm. Oğuz Atay- Babama Mektup

15 Nisan 2012 Pazar

"BİRŞEY"LERDEN İBARET YALANLAR

Uzun lafın kısası, kafanı çok şişirmek de istemiyorum, gönlünden ne geçiyorsa, nasıl yaşamak istiyorsan öyle yaşayacaksın. Bak bana, ben kendi yolumu kendim çizdim, herkesi karşıma aldım, anam babamla tartıştım. Ama sonunda ne oldu, ben kazandım. Bak evim var, arabam var, herşeyim var. Daha ne isteyeyim ki? -Senin susmandan başka ne isteyebilirim ki? Kendimden tiksindim senin yüzünden.-
Öyle değil mi yani? Haksız değilim sonuç olarak ne diyorsun?
Hııı? Sonradan bir “hııı!” daha ekleyerek kandırabildim onu, kendimi kandıramadığım için, onun da kendini kandıramadığı gibi. Nasihatlerinden ancak bu şekilde sıyrılabilecektim. Çünkü ona “bir git işine!” diyemezdim, ayıp olurdu bana göre. Annem yeni demlediği çayla dolu bardaklara eşlik eden bisküvi tabağını taşıdığı tepsi ile göründü salon kapısının arkasından. Artık bir yolla daha kurtulabilecektim; bu sefer hiç kimseyi kandırma zahmetine katlanmadan.
“Anne! Ben arkadaşımın yanına gideceğim.”
Anneme; “Şu herifin muhabbeti kafamın içine etti, o yüzden kaçıyorum.” diyemezdim, ayıp olurdu bana göre. Hem sonra anneme de ayıp olurdu. “Ne biçim evlat yetiştirmişler!” diye kolu komşu konuşurdu. O yüzden kandırdım annemi de, kendimi kandıramadığım gibi; onu ağlıyorken yakaladığımda “Ne oldu anne?” şeklindeki soruma “Birşey yok!” diye cevaplayıp beni kandırdığı gibi.

2 Nisan 2012 Pazartesi

NE DÜŞÜNÜYORSUN

Dalgın dalgın ne düşünüyorsun yine? Ne düşünebilirim ki senin gözlerine bakarken. hem, zaten öylesine avare olmuşum ki;  artık hep seni düşünüyorum sen yanımda değilken, seni izliyorken. Utanma ama söylediklerimden, biliyorsun sözcüklerimi sakınmıyorum senden. Bak! Hemen şimdi iste, kapıya çıkıp "Seni seviyorum!" diye haykırırım.
Ne oldu niye kızdın? Yoksa yine kızmış gibi postür mü veriyorsun bana? Seni gidi seniii. Hınzır! Bak nasıl da güldürdüm hemen seni. Gülmek daha çok yakışıyor sana, hiçbir zaman suratın asma.
 Bunun çok zor olduğunu elbette biliyorum. Yani, sadece gülerek geçiremiyoruz hayatımızı. Ama sen, hiçbir zaman asmıyorsun bana suratını. Bu ahvalini çok seviyorum. Öte yandan da yadırgıyorum. Çünkü seninle daha fazla paylaşımım olsun istiyorum.
Neden öyle baktın? Ben söylediklerimde gayet ciddiydim. Tamam, nasıl istersen, susuyorum.
Ee neden suratın astın şimdi? Biraz evvelki bakışından haberdar değilsin sanki. Al! İstersen aynada kendine bak. Dur zahmet etme, ben tutarım aynayı.
Baaak, yine güldürdm seni. Az değilim ya ben. İçimden geldi öpeceğim seni. Ayyy! ne oldu öyle? Elektriklenme oldu, sen de yaşadın mı aynını? Ee hala gülüyorsun sen. Dudağım acıdı, sana da aynısı olmadı mı?
Hala gülüyor yaa, üff kafamı karıştırdın.
Tamam tamam, dur dur dur, hııh, tamaaam, şimdi oldu.
Yok birşeyim sevgilim, dudağım acıdı sadece. Nasıl güçlü, tutkulu bir aşkla bağlıysak artık birbirimize, en ufak öpüşmemizde elektriklenme meydana geldi.
Tamam sevgilim, birşeyim yok merak etme. Bak yaaa yine masum masum bakışa geçti. Şu hallerin beni divaneye çeviriyor. Sana bağlılığımı bir kez daha geçiriyorum aklımdan.
Gözlerini kaçırma lütfen, yine uzaklara dalıyorsun. Sıkıldın mı yoksa? Özür dilerim böyle birşey olduysa. Heyecanlıyım da biraz.
Gözlerimi kaldırdım, sadece sana odaklandım. Ne düşünüyordun meleğim; yoksa beni mi, yoksa bunu isteyen sadece ben miyim?
Saçların uçuşmakla birlikte donuklaşıyor da ve hala oraya bakıyorsun, bilmediğim yere, gelemediğim ülkeye. Sonunda döndün yüzünü, yerde bir hayal dizisi kurguluyor gibisin;  tıpkı benim gibi.
Ben de  yalnız olduğumda davranıyorum senin gibi.
Pencereyi açtığın iyi oldu, havasızlaşmıştı burası da. tabi, sadece sana bakıyorken dar odamda, havasız kaldığını hissedemedim odamın.
O şey de nereden çıktı öyle, bazen senin sihirbaz falan olduğunu sanıyorum. Veya ben böyle düşünüyorum, kurguluyorum senin habersiz olduğun sihirbazlığını.
Ne ara değiştirdin pijamalarını, kafam allak bullak olmaya başlad gerçekten.
Ne oluyor orada ya dursana, dur, dur, dur! Ne yapıyorsun sen? Takıldın mı ne, haydaaaaa! Hay ben senin gibi tuşun, tövbe tövbe.... Başa mı döndük yine?
Oh be! Durdu sonunda.
Gözlerimi kaldırdım, bu sahneyi bir yerden hatırlıyor gibiyim. Bakışların etkiliyor gibi, ellerimi uzatıyorum; ama ulaşamıyorum sana, varamıyorum teninin sıcaklığına.
Kolumdaki kıllar bir tuhaflaştı, seni öpmeye kalkıştığımdaki gibi.
Bitti mi yine, ne çabuk ulaştım sona; halbuki henüz yeni alışıyor gibiydim.
Ne düşünüyorsun orada sevgilim. Sessiz kalıyorsun, cevap vermiyorsun. oo hayır utanma. Bana bakıyorsun. Hayır, hayır fotoğraf makinesinin merceğine değil, bana bakıyorsun; gözlerime, gözlerimdeki aşkı görüp gülümsüyorsun. Hayır, sonraki gülümsemeni ben eklemedim, sen ekledin. Yani sen gülümsedin. Baaak, yine gülümsüyorsun. Hayır   somurttun. Yok, hayır, bugün sadece güleryüzle bakacaktır birbirimize, yarın tartışacaktık. off! bir sonraki güne geçtim sevgilim, dur hemen düzelteyim...
02.04.12