belki

senin aynadan gördüğünü ben "dıvardan" görürüm. Oğuz Atay- Babama Mektup

25 Şubat 2012 Cumartesi

BEN, O OLAYI ÇOKTAN UNUTTUM

Evet, cidden söylüyorum. Ardımda bıraktığım her döngü ile değişen rakamların farklılık gösterdiği, kimi günler her duyguların yinelendiği, aynı hissiyatların uzuvlarımda hissedildiği anları, her yenilenişinde yaşadığım “yabancılık çekmeme” düşüncesini şimdi, sen hatırlatınca tekrar bir “Aaaa” iç çekişiyle karşılıyorum. Gözlerimin önünden geçirdiğim şimdinin saniyelerini, dakikalarını silerek, onları eskinin zamanıyla dolduruyorum.
Ve “Evet” ben bu olayı çoktan unutmuştum; lakin şimdi tekrar hatırlıyorum. Sonunu bildiğim filmi tekrar izler ve dayanamayıp güleceğim veyahut ağlayacağım sahneyi bekler gibi… unuttuğum olayı hatırlarken, onu kendime anlatırken, bana en çok acı veren sahneye gelmeden –çünkü o hemen söylenmemeli, söylenirse özelliğini yitirebilirdi- ona gerekli ehemmiyeti vererekten, tüm ortamı ona göre hazırlayıp, tüm odağı onun üstüne toplarken ve beklenen sahneyi kendime hatırlatıp, yine kendimi üzerken, birçok güzel anımı heba ediyorum. Halbuki ben o olayı çoktan unutmuştum. Şimdiyi yaşıyordum. Şimdi ise geçmişte kalan şimdilerimi geçmişle doldurduğumun farkına varıyorum.
Öyleyse;
Derin bir nefes çek çiğerlerine. Biraz daha zorla kendini, hiç boşluk vermeyecekmişcesine. Son nefesini biriktirmişken, şişlik belirmişken göğsünde; ya dayanabildiğince uzun tutup son anlarını yaşayacaksın, ya da kendini kasvete sokmadan aynı güzellikte göğsünü indirip yeni nefese hasretlik duyacaksın. Hiç hesapta yokken bu son nefes, onu da elbette harcayacaksın.
“Yoksa sen o olayı çoktan unutmuş muydun?”

Hiç yorum yok: